Kadıköy Satranç Merkezi Açıldı

Sonunda merakla beklenen Kadıköy Satranç Merkezi açıldı. Şunu söylemeliyim ki satranç merkezi çok ama çok güzel olmuş. Özellikle adresi bulmak çok kolay. Mesela ben size adresi sizlere şöyle tarif edeceğim. Kadıköy iskelesinin orada murat muhallebicisi var. Hatta yanında mado falanda var. Murat muhallebicisinin yanındaki sokaktan yukarı doğru yürüyün sağ tarafta göreceksiniz. 🙂

Gel gelelim açılışa… Açılış benim düşündüğümden de güzel oldu. TSF başkanı Gülay hanım çok güzel bir açılış konuşması yaptı. Özellikle “İçeri girerken sağ ayağınızla girin” diyerek güzel ve hoş bir nükteyle hepimizi güldürdü. Mekanı biraz dolaştıktan sonra “Helal olsun Umut abi” dedim. Merkezin içi çok güzeldi. Özellikle alt katta bahçeye açılan bölümü de işlerlerse orada her pazar bir masayı kapatacağım. Umut abi’yi bekleyen felaket benim. 😉 Tabi benimde üzüldüğüm noktalar olmadı değil. En başlarda bir tane tanıdık göremedim. Bir baktım Umut abi dışına kimseyi tanımıyorum. Haliyle kimseyle muhabbet edemedik. Eee Giresunlu bir satranççı olduğum için tanınmamam normaldi.

Neyse ki simultaneye katılma sansına sahip oldum. İşten çıkıp oraya gittiğim için biraz geç varmıştım. Yalnız Umut abi misafirlerle ilgilendiğinden dolayı simultane geç başlamak zorunda kalmış. Simultane başlamadan önce bir iki kişiyle tanışıp arkadaş olduk. Hepsi heyecanla bekliyorlardı. Kimisi taş değişip oyun sonunda bir şeyler yapmayı hedefliyor, kimiside çalıştığı açılışta Umut abiyi faka bastırmayı. 🙂 Tabi ki hepsi benim gözümde çok değerli satranççılardı. Önemli olan satranç gibi bir sporu ne olursa olsun severek oynamaktı. Simultane başlamadan önce son masaya satrancın bilinen kuvvetli üç ismi oturdu. (Bu isimleri sizlere yazmayacağım ;)) Aralarında yaptıkları muhabbete biraz kulak misafiri oldum. (İsteyerek ve bilerek :D) Dediğim kişilerden biri duvardaki dünya şampiyonlarının fotoğraflarının altında isimlerinin yazmamasını eleştirdi. “Çocuklar nereden bilecekler bunların kim olduğunu” dedi. (Bu düşünce ise Türkiye’de bayanlar satrancının kuvvetli ve bir o kadarda güzel olan oyuncusundan geldi !) O an düşündüm acaba ben olsam yazar mıydım diye. Cevabım çok net bir hayır oldu. Bence  de bunları yazmamak daha iyiydi. Bilmiyorum, Umut abi ve ekibi de benim gibi mi düşündü ama ben öğrencilerim bana sorduğu zaman o isimleri açıklamak isterdim. Mesela birinci resim ilk dünya şampiyonu Wilhelm Steinitz’indi. Öğrenci o resmi sorduğunda “Satrançta ilk resmi dünya şampiyonu. Bu ünvanı ise Zukertort’u yenerek elde etti. Ünvanını üç kez başarıyla korumudu ama Laskere kaybederek unvanını kaybetti.” diyebilmeliyiz. Zaten çocuk sorduğunda bunu söylemek daha öğretici. Unutulmamalı ki öğrenmenin en iyi yollarından biri merak etmektir !  Şunu söylemeliyim ki düşüncelerimiz, fikirlerimiz, karakterlerimiz bambaşka. Ama oradaki herkesin ortak bir paydası vardı. Oda satranç !! Bir süre sonra Umut abi gelip onları görünce tatlı bir sitem etti. 🙂 Daha sonra tabi ki masadan kalktılar. Bence güzel ve hoş bir anı oldu.

Simultane başladığında sanki satranca yeni başlayan küçük çocuklar gibi heyecanlandım. Umut abi geldi e4 oynadı ve gitti. Her zaman ki gibi satranç oyununun en kanlı savunmalarından biri olan Sicilyayı seçtim. Oyun beklediğim yönde gelişti ve dragon varyantına girdim. Umut abinin haftalardır satranç merkeziyle uğraşması ve açılışın olduğu gün sabaha karşı altıda uyumasının etkisiyle çokta kaba olmayan ama tekniği üstün bir oyuncunun rahatlıkla oyunu kazanabileceği hatalı bir hamle yaptı. Ama dediğim gibi yorgun olması ve aynı anda bir sürü oyuncuyla karşılaşması ve benim düzeyimde bir oyuncudan beklenmeyen güzel hamlelerin ard arda gelmesini oda beklemiyordu. Sonuç itibari ile 5-10 dk gibi kısa bir sürede Umut abiyi yendim. Simultanenin ilk sürprizi çok erken ve benden gelmişti. Fakat bu süprizi benden çok sonra bir oyuncu daha gerçekleştirdi. (Umut abi o yorgunlukla 4-5 saat simultane oynadığını vurgulamak isterim.) Yalnız benim için güzel olan şu oldu. Maç yapılmadan bir gün önce işten geç çıktığım için simultaneye katılamayacağımı ve bundan duyduğum üzüntüyü Umut abiye anlatmam, yensem yensem orada yapılan simultanede yeneceğimi ona faceden söylemem olmuştu. Böyle şeylerin denk gelmesi çok ama çok hoş anılar oluyor.

Ben simultane bitene kadar bekledim. Hem Umut abiye hayırlı olsun demek istiyordum hemde verdiği sözleri hatırlatmak. Merkezle ilgili bir röportaj ve oyun ortasıyla ilgili güzel bir makale. Bunları en kısa zamanda yapacağım inşallah. Tabi simultane bitmiş Umut abi yukarı çıkmış haberim yok. Bende bahçede arkadaşlarla oyuna dalmışım ne yapayım. Neyse bunu farkedince hemen yukarı çıktım bende. Umut abi beni görünce “Buraya beni yenmeye mi geldin sen” diye espirili güzel bir sitem etmeyi ihmal etmedi tabi ki de. 🙂 Bende “evet” diyerek başımı omzuna yasladım. O an içimden beni kimseyle tanıştırmadın tek kaldım sana çok sinirlendim ondan oldu diyesim geldi ama o kadar samimi olmadığımızı ve bunun yanlış anlaşılabileceğini düşünerek kısa bir evet demeyi daha uygun buldum. Kalıp muhabbet etmeyi ve Umut abinin ekibini daha iyi tanımak istiyordum ama saat sekize gelmişti. Eee malum Seyrantepe ve Kadköy arası ulaşım oldukça zor, hele o saatlerde. Ama zamanla onun ekibiyle de tanışacağım. Bu arada ayrılmadan önce fikirlerimi görüşlerimi dile getirmeyi de ihmal etmedim. Eee sonuçta ortak bir paydamız var oda satranç !!! Elbette benim fikirlerimde değerli ve önemli. 😉